Motorize Yazışmalar; postları kadar, yorumları da okunası blog.. Ahaha sanki NY Times mınaki!

16 Aralık 2011 Cuma

genşler??

itiraf ediyorum blogun internet adresini bile unutmuşum google da motor yazdım da buldum sdfhjdkhfkjsdhfksjdf..

şimdi baktım da yazdıklarımıza biz internet alemi için, blogger alemi için büyük kayıp olmuşuz. bizim interneti keşfimiz, her yerde bayraklar yarıya indirilerek matem havasında anılıyomuş.

fındık karısı bildiğin evlilik yolunda adım adım ilerlemekte.
ben desen.... neyse ben demiyeyim. bildigin yerimde sayıyor sayılırım.
hayat hem bok gibi hem şahane falan. çalkantılı hayatım devam etmekte.

hepiğizi öpüyorum ıslak ıslak...

26 Ocak 2011 Çarşamba

I Ih.. Öyle olmuyor.

Sonunda o minnacık beynim şunu anladı: Ben sevişmeyi sevmek sanıyorum.
Sevişmeyi sevmek sanmaktan gelen tüm çıkarımlar da muhtemelen bende olan başka bozuklukların tanımı.

Başka söze gerek yok. Olay bundan ibaret.


11 Ekim 2010 Pazartesi

ölmedik

Arayı hayvan ötesi açtık farkındayız.

Yani ben kendi adıma farkındayım fındık’ da farkındadır herhalde. Yani sanırım, muhtemelen, hmm.

Çok büyük bir oranla bu sitenin varlığını bile unuttu o.

Neyse.

İkimizin de hayatına bi şekilde bir köşeden girmiş adamlar var.

Bunların isimleri sevgili, arkadaş, tokmakçı, one night stand, fuckbudy değil.

Hepsi bir arada.

Anlamıyorum.

Muhtemelen fındık da anlamıyo da o yiğitliğe bok sürdürmemek için anlıyomuş gibi yapıyo.

Bir gün bir yerden çok feci patlıycaz.

Gerçi ben patladım mı çok feci patlarım. İş güç mevzularıyla da baalantılı çünkü.

 

Herneyse.

Ölmedik..

Sevişiyoruz.....

20 Ağustos 2010 Cuma

Beni kategorize etme dedi Berkcan.

Tabi ki demedi. Kendi kendime konuşuorum ben.

Sözlerimi geri alarak başlamak istiyorum bebeğim. Hani ona fakbadi demiştim ya. O benim fakbadim falan değil. Aceleyle söylenmiş bir şeydi o. Şimdi ne kadar da yanlış geliyor kulağa!

Neden?
Çünkü..

Sadece canımız sevişmek istediğinde gel, git, hadi nerde kaldın, işim var şu saate kadar geldin siktin, gelemedin Fındık kaçar muhabbeti yapmıyoruz.

Ortak zevklerimiz var,  beraber takılmak için fırsat yaratıyor, birbirimize zaman ayırıyoruz. Hem ikimiz de biraz keyif pezevengiyiz. Ama haftada 2den fazla üst üste görüşmüyor, birbirimizi özleyelim diye 2 gün hiç görüşmüyoruz falan. Sonra özlemiş oluyoruz tabi. Ama nasıl da güzel geliyor. Kimse kimseye hesap sormuyor, o bana gelen hediyeleri, kur yaptığım abileri sorgulamıyor, ben onun takıldığı ablaları. Bir aradayken gayet mutlu mesut, özgürlük kısıtlayıcı beklentiler içerisinde olmadan, gül gibi geçinip gidiyoruz.

Beraber market alışverişine çıkıyoruz, evde içmeyi, ciğercilerde homini homini tıkınmayı, gecenin bi yarısı buz gibi armut şeftali hüpletmeyi, sahilde elele yürüyüş yapmayı, yanımızdan geçen kızların bacakları ve memeleri, erkeklerin aletleriyle ilgili yorum yapmayı seviyoruz. Banliyö trenine atlayıp fotoğraf çekmeye gidiyoruz falan. Bazen akşamları kendi arkadaşlarımızla takılıp, sonra gece evde buluşup sarılıp uyuyoruz. Sonra ben rahat durmuyorum. Onu baştan çıkarıp illa seviştiriyorum.

Yoruyorsun beni kadın! dedi mesela bu sabah.. Saat 6da kurulmuş gibi uyandım, inception-vari rüyasının en güzel yerinde kalçalarımı şahane bir kaşık olucak şekilde ona dayayıp mmmh! yapmam yetti uyanmasına. Zaten bu sabah hava serindi. Rahat rahat taciz edebildim kendisini. Hem yatağımın karşısındaki ayna gündüz vakti daha efektif kullanılıyormuş bunu da anlamış olduk.

E hal böyle olunca biz ne fakbadi, ne sevgili oluyoruz.
Bazen romantik, bazen ateşli, bazen entel, bazen komik takılıyoruz.
Aktivite partneriyiz biz.

Ben bu durumdan çok memnunum şahsen. Öncelikle fakbadi soğukluğunda olmadığı için ne yaparsak yapalım, akabinde kendimi kullanılmış ya da kötü hissetmiyorum. Çünkü ister sevişelim, ister miskin miskin oturalım, ne yaparsak yapalım hiçbir şekilde ruhsuz, düşüncesiz, bencil ya da sevgisiz değiliz. Kötü insanlar da değiliz hem..

Terli terli uyuduğumuzda,  gece defalarca uyanıp sırtımı örtmesi, her seferinde beni öpmesi bundan.. Çıkardığım her sesi dikkatle dinleyip, canımı yakmaktan endişe duyması bundan. Sanırsam bu sabah küvete girip, beni boynumdan ayaklarıma kadar tatlı tatlı sabunlaması da bundan.. Sözlerle çok şey anlatmıyor, ama bana ismimle de hitap etmiyor, onun şekeri, tatlısı, tavşisiyim. O benim balım. Telefonu kapatırken illa muajk diye öpüyor yaa daha n'olsun.



Kendisini çok seviyorum. Ona da söylüyorum, korkmadan. Koz vermiş gibi hissetmeden. Çünkü o da farkında hiçbir şey hissetmediğim bir adamla sevişemeyeceğimin. Hayatıma girdiğinden bu yana çok şey öğrendim ordan, bana değer verdiğini hissettim, yaralarımı iyileştirdim, daha iyi bi insan olmak istedim, istiyorum ve çabalıyorum da bunun için. Bana bir sıfat vermesine gerek kalmadan, biraz daha kadın olduğumu hissediyorum. Öncekileri hatırladıkça, hayıflanıyorum, yıllarımı boşa geçirmişim diye düşünüp, ay hepinizin allah bin türlü belasını versin ibneler diyorum artık.

Bazen oturup düşünüyorum; onu özlediğimde, durduk yere aklıma geldiğinde, acaba diyorum.. Acaba aşık mı oluyorum?! Sonra derin bir nefes alıp sakin sakin düşünüyorum, hayır diyorum. Biliyorum, bilinçliyim, beklenti içerisinde değilim ve aşık falan olmuyorum. Çünkü bu neyse, her anından keyif alıyorum.

En yakın arkadaşım az önce siz çıkıyorsunuz dedi.. Hayır dedim. Çıkıyorsak dahi kendimize has bir şekilde yapıyoruzdur bunu. Ben onun hayatını kısıtlamayı hak görmüyorum kendime şu an. Birbirimizin üzerinde o kadar emeğimiz yok. Güzel zamanlardan başka bir şey paylaşmadık henüz. Belki ilerde ondan bir işaret alırsam olur. Belki.. Şimdi hayır asla o benim sevgilim olmasın diyemem. Olursa çok güzel olabilir. Ama şimdi değil, bunun için paylaşılması gereken çok şey var çünkü..

Bunların bilincinde olmak da beni mutlu ediyor aslında.. Değiştiğimi görüyorum. Daha iyi, daha özel bir kadın olduğumu anlıyorum. Gereksiz şeylere sıkılmıyorum. Ve bunun gibi bir sürü şey işte..

Sabah neden mutlu olduğumu sordu Muska, işte bu yüzden mutluyum anam.
Sana da bi tane kategorize edilemeyen Berkcan dilerim.

Hatta tüm kızlara dilerim.
Ne de olsa aşk diye bişi yok, kendinizi dramatik oyunlarla kandırıp mutsuzluğunuza acımayın.
Ben yaptım, hiçbir sike yaramıo, hiçbir orospu çocuğuna da yaranılmıyor.

Hadi hep beraber mutlu olalım!




19 Ağustos 2010 Perşembe

Picture

abazan kız için verme kafası

Mode:

Bacaklarım ağdalı, reglim bitti, kaputum var, libidom tavan!!! Helva yapsanaaaa helva yapsanaaa....

We are accidents waiting, waiting to happen

Şimdi bayadır bişi yazmıyoruz.

İçim rahat değil ama yazasım da yok.

Önemli değişikliller oluyor.

Tehlikeli sularda yüzüyorum ben bizzat.

Helecan dorukta.

Bir ara anlatıcam.

Fındık is a part of the fire!!!

O da yazar bir ara umuyorum.

Zira benden daha zevkli günler geçirdiği kesin.

Bugünün şarkısı radiohead, there there olsun.

Zira bir kaza oldu olacak...

Buraya bir deylimoşın yada fizy linki koyabilmeyi isterdim lakin teknik imkanlar şu anda pek müsait diil.

O yüzden şöyle bişi denicem. Site azcık gudik ama bakalım videoyu postun içinde çıkartabilecekmiyim?

http://www.weeditvideo.com/There-There-/q-dnMxRFgzMnQzOGM=

<embed src="http://www.weeditvideo.com/embed/swf/dnMxRFgzMnQzOGM=" wmode="window" bgcolor="#000000" allowfullscreen="true" scale="noScale" width="100%" height="355" type="application/x-shockwave-flash"></embed>

Sözleri de yazayım;

In pitch dark i go walking in your landscape
Broken branches trip me as i speak
Just cos you feel it doesn't mean
its there
Just cos you feel it doesn't mean
its there
There's always a siren singing you to shipwreck

Don't try, don't reach out
Stay away from these rocks we'd be a walking disaster

Don't reach out, don't reach out
Just cos you feel it doesn't mean
its there

There's someone on your shoulder
Just coz you feel it doesn't mean
its there

There's someone on your shoulder
Feel it
Why so green
And lonely
Heaven sent you
To me
We are accidents waiting
Waiting to happen
We are accidents waiting
Waiting to happen


Ps: hayatımın aksine biraz renkli bi yazı olsun istedim.

Aslında biraz maviyim bugün.

6 Ağustos 2010 Cuma

Kaçak Fındık Acele İle Bildiriyor

lan ibneler naber? ehehe, yoktum bayadır gittiim yerde götümü kaldırdılar. artık kimseleri beğenmiyom.sizi mi beğenicem breh breh :p

geçen süre zarfında pek sikim bişi olmadı. bi tane çocuk bana aşık oldu kendisine amcık ağızlı bi mal olduğunu anlatmam çok uzun sürmedi tabi, yol verdim. ama performans şahaneydi :) ama tam bi göt oğlanıydı.

şimdi son numaramdan bahsedeyim.
adı berkcan! tabi ki diil! adını burda yazamam, muskaya telefonda dicem ama.
kendisi yeni fakbadim. multi kültürlü zeki aksiyonu bol bi adam. dilbilgisi gayet şahane, ingilizce ve bi yabancı dil daha konuşuo ama benimle diil. benimle tr konuşuo.
çok kafa, muhabbeti zaten muhteşem, çok konuşuo ama götçe gibi boş konuşmuo. ukala biraz ama benim hoşuma gidio, bana ukalalık tasladığı her konuyu benim biliyor olmam da onun hoşuna gidiyor, biliyorum..
iki gecedir bende kalıyo. kendisiyle hem konuşmak hem sevişmek acayip eğlenceli. yakışıklı da ha! benden bi kaç yaş küçük ama ben farkı anlamıorum bile. cidden çok olgun bi çocuk.
ve işin en güzel tarafı duygusal diiliz. kimse kimseden bişi beklemio. ben zaten kendimi çok anlatmıom çok konuşmuom, soru soruo cevaplamıorum falan. kendimi çok açmıyorum çünkü daha önceki tecrübelerim yapmamamı söylüyor. bi de ben onun kadar zeki diilim (her ne kadar kendisi beni acayip zeki bulsa da, kendimi biliorum) o yüzden söz gümüşse sükut altın şu an benim için. ağır ol molla desinler falan.
merakla bir şey sorduğunda gözlerimi devirip ufak bi gülümsemeden sonra konuyu değiştirmek gibisi yok. tabi iş bööle olunca accık da gizemli oluorum. işime geliyo.
en yakın arkadaşım nie sadece fakbadi olarak bakıosun dio ama çocuk zaten acaip sevişken yani, hiç kalbimi kıramam, beklenti içerisine girmiyorum. aslında istemiorum da çünkü şu andaki hali bok edilmemesi gerektiği kadar güzel.
ha bi de evlerimiz de çok yakın, 10dkda gidip gelebilioruz birbirimize. ama asıl gidip gelme o kadar kısa sürmüo tabe.. en az 2 saat, you know? :) o yüzden diorum ya,bok edilmemesi gerektiği kadar güzel.

bööle işte..
yarın muska karısının yanına gitcem bi mani olmazsa. akşam içiciiiz xuxuları.

bi ay soora da tatile çıkıom.


şimdi acelem var gitmeliyim.


gelişmelerle yine karşınızda olcam.
ölmedim demek ve muskaya son gelişmeleri bildirmek için ce eee yaptım :p

yalarım, bye.


not: kevaşe muska, izleyicileri bana karşı doldurmasana göt.

22 Temmuz 2010 Perşembe

iki bira iki tekila

çakır keyif olmanın keyfini unutmuşum, ne kadar iyi geldi anlatamam, resmen çenem düştü bu akşam. Bir de şu nefesimi kesen sıcak olmasaydı daha neler neler anlatacaktım kim bilir.

Konuşurken farkettim ki dün yazdıgım yazılardan birinde yanılmışım. Ben masum adamlarla da karşılaşmışım ve onları sevmiş adamlara dönüştürmüşüm. Daha halktan bir terimle ahlarını almışım onların.

Mesela bir tanesi var ki. Hayatım boyunce bir daha onun gibi biriyle karşılaşacağımı sanmam. masumlukta meleklerle yarışan bir adamdı ve beni inanılmaz sıkmıştı bu masumiyet. hatta sanıyorum ki onun masumiyetini ben bile bozamamışımdır. Tıpkı bekaretini bozamadığım gibi.....

Cepten yazmak acayip zor yaa. Sonra tamamlıycam ben bunu....

Sirinlik Muskasi

21 Temmuz 2010 Çarşamba

bu işte bir çelişki var?

çok vaktim yok kısaca yazıp çıkıcam,

düşündüğümde hayatıma girip çıkmış adamlar içerisinde ebemi sikenler hep en çirkinleri. arkadaşlarım tarafından en başta çirkinlikleri yüzünden kabul görmemiş olanlar. beni en çok acıtanlar benim itinayla götünü kaldırdığım, kendini dünyanın jeff buckley'i sananlar.(bugünlük idare ediceksiniz artık jeff aşkım feci kabardı)
en kıymetsizleri, en kolay söküp atabildiklerim de genelde insanların caddede gördüğünde 2. kez bakma isteği duydukları.

şimdi, ben taş gibi bir adam bulsam(3. kez baktıracak türden) onu bi güzel kendime aşık etsem sonra da egosunun amına koysam? itin götüne soksam? aşağılasam, beceriksizlikle yargılasam, sıfatsızlaştırsam? bu adam benim köpeğim olur mu? bence olur. pekiiiiyy o zaman ben o adamın nesi olurum? o adam benim için ne olur? saygı duymadığım bir adamı sevebileceğimi pek sanmıyorum.

eee yani noluyor gene? hiç.

tabi bunların hepsi varsayım. götümü kaldırıp ortamlara girdiğim mi var? marsık gibi oldum çalışmaktan, kurudum kaldım. anca götüm büyüyo. bürositin şeklini aldı iyice.

ey erkekler!! neden illa ki ebenizi siken kadınlara aşık oluyorsunuz? paria'nın adam profilleri vardı. sevmiş adamları sevdim ben hep. masum adamları da ben sevemedim. buna istinaden ey kadınlar neden illa ki ebemizi siken erkeklere aşık oluyoruz?

konu daldan dala oldu ama uyku bastırdı. bileare editlerim. ya da editlemem bilmiyorum..

Gündüz Jeff Buckley ile parçalanan kalbimi, akşam gerçekleri bir tokat gibi yüzüme çarpsın diye Demet Akalın’ a emanet edicem lfsdklfhsdjkfhksd

Ffındık ibnesi!

En son 24 mayıs’ da biloğa iki satır yazı karalamış.

Değerli izlekler, bilin istedim!!!!

jb

Jeff Buckley gibi adamlar ölmemeli!!

Anlamıyorum zaten dünyada insanın içini sızlatan adamların sayısı bi elin parmağını zor geçiyor. Bir de bu adamlar ölüyor yaa!! Diğer kadınlar, eşcinseller ve bu adamların analarıyla uğraştığımız yetmiyormuş gibi bir de azraille mi uğraşıcaz?

Adamı izledikçe kendimden geçiyorum resmen. İyi ki öldüğünde sevgilisi falan değilmişim (burda bana kıçınızla gülebilirsiniz) kesin gidermişim arkasından zaten kaşı gözü burnu güzel adamlarda başka özellik arayan binsan değilim, bir de böyle acayip bir yetenek falan. Kara sevdaya tutulurdum, ince hastalıktan geberir giderdim.

Club 27 geyiği falan var süper adamlar, şahane hatunlar falan zirvedeyken ölüp gitmişler. Kurt Cobain falan ne zaman bi resmini görsem içim sızlar

, kaldı ki öyle Nirvana falan dinleyen biri değilim. Jimi Hendrix, Jim Morrison, Janis Joplin falan aynı şekilde. Ama bi bakıyorum şimdi gençler başarılılar hayvan gibi bi gelecek var önlerinde. Eşşek gibi uyuştutucudan geberip gittiler. Ya da neblim kendilerini vurdular, intihar ettiler. Ama Jeff? Öldüğünde alkollü bile değildi. Gel de üzülme anasını satim. Araları bozuk olan babası için öldükten sonra konserde,


“Benim işim değildi,benim hayatım değildi.Ama cenazesinde olamamak beni üzdü. Ona hiçbir şey söylememiş olmak.Bu konseri ona olan saygımı sunabilmek için yaptım” diyen bi adam bu.

Bu arada izledikçe günümüz erkeklerine inancımı yitiriyorum =( bi tek orlando bloom kaldı galba bu türün üyesi, o da gerçi gün geçtikçe ipneleşiyor. Ha bir de jb' ye acayip benzeyen James Franco var ki kendisi aldırsın beni evimden. Ben sokaklarda hiç rastlamıyorum artık böyle adamlara. Hep apaçi dolu sokaklar=( düşük bel iğrenç dar paça acayip acayip pantollar, dik dik şekilsiz saçlar, incecik kalemle çizilmiş gibi sakallar-keçi sakala hasret kaldım mınaki- üzerinde gudik gudik yazılar yazan iğrenç bir espri yeteneğinin ürünü, meme uçlarındaki kıl kökü kabartılarını dahi farkedebileceğim sıkılıkta t-shirtler, çakmalıktan ölen ayakkaplar, alınmış iğrenç kalın kaşlar??? So gay sjhfsdjkfhksfhkd. Niye böylesiniz abi siz? Sadece fiziki özelliklerinizle de değil. Bildiğin karakter olarak da bi dolu iğrençler. Kendi aralarında sürekli bir maç muhabbeti,(tamam erkektir hiç yapmasın demiyorum ben bile yapıyorum da, hayatı psp olmuş, maçtan gayrı play station’un başından kalkamayan varlıklardan bahsediyorum) sürekli karı kız muhabbeti. Modern olmaya çalışıp Polatçılık oynamalar...Iyyk!

Yanlış anlaşılmasın sürekli elinde gitarla bana serenat yapan bi adam istemiyorum. Ama azıcık ruh olsun içinde istiyorum. Azıcık yaratıcılık, mini minnacık bir incelik.

Ya bir de şöyle bi sıfatı olsun. Lütfen....

Kalk gel mezarından ulan!!! Aşığınım.



12 Temmuz 2010 Pazartesi

çıldırmış gitti gidiyor satıcısı: i love yolu beybi

Altıma işicem gülmekten. Adamcağız nasıl insanlarla muhattab olduysa artık kayışı sıyırmış. Hakan737 rules!!!!

 

 

-Kargo şirketi bana ait değil o yüzden taşıma ve teslimat ile ilgili sorunlarınızı yurtiçi kargo ile görüşünüz!


İADE ŞARTLARI:
-Keyfi nedenlerle iade hiçbir şekilde KABUL EDİLMEZ!!!Lütfen ne aldığınızın farkında olarak kararınızı veriniz!!!

-Ürün ile ilgili yayınlanan resimde size nisbi ölçü verecek bir obje olmadığı için “resimdekinden  büyüktü” yada “küçüktü” , “üzerindeki  desenin aralıkları resimde şöyle gözüküyordu” vb bahaneler kabul edilmez! Lütfen böyle bir merakınız varsa ya ölçüsünü sorunuz yada bir mağazadan alınız.

-“beklediğim gibi değildi” “ben başka hayal etmiştim” gibi bahanelerde kabul edilmez. Takdir edersinizki ne beklediğinizi bilemediğim gibi beklentinizi şekillendirmek içinde  ürünün bir resmini koyuyorum.Bunun dışında yapabileceğim bir şey yok internettede henüz dokunup hissedebileceğiniz ,tartacağınız, koklayacağınız böyle bir teknik gelişmedi.

-“ayağım 39 ama 37 olur diye aldım” demeyin! Ayakkabı alacaksanız ayağınız kaç numara ise o numara alınız. Sırf denemek için uymayan numarayı lütfen almayınız,ne siz nede ben gereksiz gerginlik yaşamayalım.Böyle alışverişlerde de iade kabul edilmez!

 

ŞUNLARI SORMAYINIZ!!!

 

“ürün bana olurmu?” ,” ürün şu renk elbiseme uyarmı” “boyum şu kadar bu çanta olurmu?” “saçımın rengine uyarmı?” "bana yakışırmı?" şeklinde sorular sormayınız, sizi bilgisayardan göremiyorum, görsem bile kullanacak olan sizsiniz. İllaki bu şekilde alışveriş yapmak istiyorsanız tavsiyem internetten alışveriş yapmayınız!”

 

 

“50cm ne kadardır “ diye sormayınız, herkesin evinde bulunabilecek bir mezura yada metreyi  açıp ölçünüz.

 

-Gecenin bir yarısı sorulmuş sorulara cevap mümkün olan en kısa zamanda verilir. Bilgisayar karşısında yaşamıyorum.Lütfen 04:00’da soru sorup 04:10’da  “neden cevap vermiyorsun kardeşim,beklemekten ağaç oldum” diye mesaj atmayın! Her normal insan gibi o saatte uyuyorum!Sizin sabaha kadar bilgisayar başında oturmanız herkesin oturmasını gerektirmiyor. Gittigidiyorda “satıcılar” satış yapıyor, Gittigidiyor’un kendisi değil, yardım servisi ile karıştırmayın.

 

Aslında yazıcak süper bi hikayem var ama iş mailimden ulaştığım için bi şekilde okunur diye tırsıyorum.

Cep telefonumu evde unutmuşum ordan da yazamıyorum.

Eve gidince de kesin unuturum.

Bi erkeğin sadece parmakları size seksi gelebilir mi? Sadece o parmaklar yüzünden birini arzulayabilir misiniz? Kaldı ki diğer hiçbir özelliği siz çekmiyor, hatta bazılarına fitil oluyorken? Ama o parmaklar!!!!! Onların yapabilecekleri???? Üfff...

 

Sevgili bilog,

Nabıyonuz la? Valla inanılmaz iğrenç, monoton ötesi aylar geçiriyorum öyle böyle değil. Fındık ipnesi de yok farkındaysanız ortalıkta. Kendini çiçeğe, böceğe, kadraja vermiş durumda. Canım sıkılıyor ağır. Çekip gidesim geliyo valla. Ama eskisi gibi değil. Eskiden ya daha önce hiç gitmediğim bir yere ya da daha önce gidip çok sevdiğim bir yere gitmek istiyordum.

Şimdi kendimden bile gitmek istiyorum. Acayip sıkıcı binsan olup çıktım yaa. Hiçbişey yaptığım yok ve kendime zaman ayıramıyorum diye kıçımı yırtıyorum. Ama gerçekten ayıramıyorum. Kendime faydalı bişey yaptığım yok aslında. Yoksa bişiler yapıyorum. Başkasına faydalı kendine zararlı biri olup çıktım. Bencilliğimi kaybettim bi yerde bilog. Bulursan haber ver.

 

Son zamanlarda yaptığım tek eğlenceli iş Sex And The City izlemek. 2 haftada 5 sezonu bitirdim. Son dönemde kendimi görüyorum ordaki kronik kadınlarda. Ama bi farkımız var ben evimde götümü büyüterek ararken onlar gezip tozarak arıyorlar belalarını. Barlara gitmek istiyorum. Yalnız başıma. Oralarda Dry Martini’ ler, Cosmopolitan’lar içmek istiyorum. Belki bu Cumartesi en zayıf halkamı kırar giderim. Eve de taksiyle dönerim. Kafam rahat, oh mis. 12’ye kadar takılsam yeter ya. Vallahi darlandım.

 

Çevremdeki insanlar birer birer evleniyorlar, çok muhtemel bundan 1(bir) sene sonra zaten yanıma katıp barlara gidebileceğim biri olmayacak, şimdiden alıştırma yapmaya başlasam iyi olacak. Süper bekar arkadaşlarım var ama hepsi erkek. Seneler sonra bir kız arkadaşa ihtiyaç duyabileceğim aklımın ucundan geçmezdi. Bir kafeye gidip yan masadaki adamın gözleri ve yanındaki kızın iğrenç elbisesi hakkında kıkırdayabileceğim birini istiyorum.

 

Dün akşam süper marketteki adama “ne istemiştiniz?” dediğinde “bi kilo patates, bir yoğurt ve bir sevgili lütfen” dedim. Neyse ki sonuncuyu duymadı malak.  Artık süper marketlerden medet umar oldum bilog. Bir fuckbudy’e bile razıyım. Şarküteri bölümüne diziversinler işte. Dana kıyma, kuzu şiş, adonis, bronz ten, sixpack, kalın parmak (offf of)..

 

Eski sevgililerimi hiç görmüyorum ben yaa. Millet sürekli orda burda karşılaşıyor. İlaç için bi tanesini görmüyorum. Tercihen yanında çirkin bi kızla. Ama nerdeee. Yeni sevgili olabilecek potansiyele sahip kimseleri de göremiyorum zaten. Hepsi apaçi. İğrenç iğrenç tipler. Armudun sapı üzümün çöpü diye ölene kadar kek yapabilirim, bundan korkuyorum.

 

Evlilik fikrine kapılarımı tamamen açtım bilog. Aranızda hayırlı kısmetler varsa, çiçeğini çikolatasını alsın gelsin. Hayat her türlü sıkıcı. En azından güvenli, düzenli seks olayı olur. Tek kriterim yazlığı, kışlığı, arabası olsun. Bunlar olmasa bile en azından gelecekte bunları edinebilecek bir işi yada potansiyeli olsun yeter. Yani neticede hepsi erkek. Ne bekleyebilirsin ki? Bari zorluk çekmeyelim.

 

Anlamıyorum. Çok klişe olacak ama, dünyada bu kadar evlenmeye meraklı kadın ve erkek varsa(her yerde böyle söyleniyor) neden hepimiz bekarız? Neden göremiyorum ben o adamları? Neredesiniz kocacım?

 

Birilerine “so gay” demek istiyorum son bikaç gündür. Neden bilmem bu kelimeye feci taktım. Neden ingilize onu da bilmiyorum. Birisine demeden kafamdan atamıycam galiba. İnşallah saçma sapan birine demem.

 

Elimi saç düzleştiricisiyle yaktım. Su topladı çok iğrenç. Acımıyo ama sinirmi bozuyo.

 

Kız bloğu oldu bura.

Hadi bye.

 

5 Temmuz 2010 Pazartesi

yasak elmaya aşık olan kurt muyum?

kafama taktığım kişiler genelde tam anlamıyla uygunsuz kişiler oluyor.

Film yıldızları, patronlarım, distribütör firma çalışanları, eğitim verenler, sabah poğaça almak için girdiğim pastanede kahvaltısını eden taş adamlar, kankamın kardeşinin benden 5 yaş küçük arkadaşları!!!!!

Bahsi geçen kişilerin tipleri falan mevzu bahis değil. İnanılmaz yakışıklı taş gibi adamlardan bahsetmiyorum. Hissettirdikleri nedeniyle takıyorum onlara. Kendi kendimi oyalıyorum o hislerle, bikaç gün eğleniyorum. Bir bakışlar, söyledikleri bir söz, yaptıkları bir kompliman, bir iltifat. O kadar muhteşem hissettiriyor ki. “Ben gözel garıyam” modunda takılıyorum resmen.

 

Sonra gerçek daaaaan diye vuruyo. Yine sıkıcı ve durgun hayata geri dönüyorum. Kötü.

 

 

Bu arada sabahtan beri etrafımda 8 tane sinek dolanıyor. Delirttiler mınaki. Manyak gibi elimi kolumu sallaya sallaya çalışmala çalışıyorum.

 

Google’ da dünyanın en güzel kadını diye arattım bu çıktı: img167.imageshack.us/img167/6978/pis0ti4.jpg

Allah belanı versin gugıl!!

giriş uyarısı

Bloğun girişindeki içerik uyarısını kaldırdım gençler. Zira pc’den çok cepten baalandığım-ız- ve her seferinde o iğrenç kabul ediyorum seçeneğini seçmek zorunda olduğum-uz- içim içime afakanlar bastı.

Zaten beklediğimiz kadar da belden aşşa içeriğimiz yok. Kuruduk kaldık mınaki. Olm düğün düğün geziyorum elti gibi resmen!!!!bir muazzez ersoy, bir ebru gündeş oldum çıktım. Gardrobumu görsen sanırsın ki gülben ergen’in abiye kostüm dolabı oldu. Ama noluyo geziyorum da? Damadın bekar arkadaşları yerine kardeşinin kopil arkadaşları talip oluyor. Bu iyi bişi mi kötü bişi mi bilemedim.

 

Senelik izin bitti.