Motorize Yazışmalar; postları kadar, yorumları da okunası blog.. Ahaha sanki NY Times mınaki!

24 Şubat 2010 Çarşamba

patron kızı olmak

böyle diyince hep karşıma bigün bi yerde fakir ama gururlu bir delikanlı çıkacakmış gibi geliyor. . fabrikatör kızı olamasak da sonunda patron kızı oluyoruz. mama gibi oldu o da yahu. sanki genel ev patroniçesi oluyo annem. yok anam yok ufak mini mini bi kuaför işte.

3 gündür temizlik yapıcam diye ebem sikiliyor ince ince. bizden önceki hayvanoğlu hayvanlar fayansların arasını sıçarak doldurmuş derz dökmek yerine sanki. eğer batarsak hiç bişeye üzülmem para mara da şu çektiğim çileye üzülürüm. hayır bide kaför açıyoruz diye maymun adam gibi oldum anasını satatım. kaç bıyık birbirine karıştı. bacaklarımdaki kıllar burdan köye yol oldu. ağdaya, manikür-pediküre, kaş bıyık operasyonuna ve saç bakımına ihtiyacım var. arkadaşlarım taşak geçiyolar bi kuaför adresi vereyim de git şu kaşlarını aldır diye. çamaşır suyundan ciften tırnaklarım katır tırnağı görünümlü jilet oldular resmen incelip. bi yerimi kaşımaya korkuyorum yararım diye. saat 11lere kadar temizlik yapıp 12lerde evde olup sabah 7de kalkıp işe gidiyorum. hayır anasını satayım işte hayvan gibi yoğun. memleketin araba alacağı tutmuş..

şuraya iki satır yazı yazabiliyor olmam büyük lüks valla sizin için kitlem. neyse ki bileklerimi dayadım leptopun üstüne sadece parmaklar oynuyo.

neyse. gözlerim yaşardı uykudan..

hepinizi öperim en güzel yerlerinizden.

çüz!

21 Şubat 2010 Pazar

ukraynalı ablalara açık mektup!!!

Ukraynalılara açık mektup; (ruslar da faidelenebilir)

Шановний Український ЧИ красива Сестри гарний камінь,

Туреччина вже під рукою дощування доходів, може бути її чоловік є чоловіки. з них 15% від гей вважає, що ми не отримали нічого в долонях.
Ми поділяємо їх із собою. Ні, я не кажу, не прийшов, прийшов принести Барі чоловіка з вами. Ми робимо зміни? Що ви на це скажете?

Я не знаю, як цей орган є такий спосіб є, але говорити BI Аллаха за те згоди.

з повагою,
Muska


bunun türkçesini özellikle yazmıyorum...

dear italiano kamu!!

Ho dato a scrivere dopo che l'italiano. Google Translate come si accende ora. Italiani come lo sono io il mio pubblico in grado di approfittare del mio unico iscritto credo. o uno su questa merda non arriva con brutte lezione di lingua italiana Vi insegnerò io? Penso che sia meraviglioso.

Ora il mio amato pubblico italiano, come stai?
okay? Berlusconi come? moglie, le ragazze o qualcosa del genere:)) che l'uomo del mondo .. L'uomo Berlingo kill you:)) mio figlio non si uccide in inglese? Qualunque cosa. ya vogliono venire a me non vi è in realtà, ma come mai? N. francobolli, senza soldi: (meglio mi passi una carta, così pieno di immagini in Italia. Questo è il Paese in cui il vino non sono stati un sacco di legami non è vero? Fransayla voi popolo turco come siamo Siamo tutti confusi. Po 'ingenuamente.

Dio sa come fare una splendida traduzione di Google Translate. uno Allah 's Do uomo non italiano? Dio sempre

Caro il mio pubblico italiano, I love you all.

I kiss your eyes ...


Burda da italyanca bilmeyenler için türkçesi;


bundan sonra italyanca yazmaya kadar verdim. google translate ne kadar çevirirse artık. italyan kitlem de benim eşsiz yazılarımdan faydalanabilmeli bence. ya birisi çıkıp bu iğrenç italyancayla hiç bir bok olmaz gel ben sana öğreteyim derse? şahane olur bence.

şimdi sevgili italyan kitlem, nasılsın? iyi misin? berlusconi nasıl? karılar kızlar falan:)) yani alem adam.. berlingo sen adamı öldürürsün:)) kill you ingilizce değil mi oğlum? neyse. ya ben oralara gelmek istiyorum aslında ama nası geleceğim? para yok pul yok:( siz en iyisi bana kart atın, böyle bol italya resimli. bu şarap bağlarının bol olduğu ülke siz değildiniz değil mi? fransayla sizi hep karıştırıyoruz biz türk milleti olarak. biraz safçanayız.

google translate nasıl muhteşem bir çeviri yaptı tanrı bilir. bir de Allah' ın italyancası yok mu lan? hep tanrı

sevgili italyan kitlem, hepinizi çok seviyorum.

öperim gözlerinizden...


Bu’da önce İtalyanca’ya çevirdiği yazıyı tekrar Türkçe’ye çevirdiğimizde ortaya çıkan sonuç:


Ben İtalyan sonra yazmaya verdi. Google Translate olarak şimdi açın. İtalyanca olarak bir pozisyonda benim kitleye am benim tek Bence yazma yararlanmak için. veya bu bok Doğum sana ders olur kötü İtalyanca dersi ile gelmiyor? Ben harika olduğunu düşünüyorum.

Şimdi sevgili genel İtalyanca, how are you? tamam mı? Berlusconi nasıl? karısı, kız falan:)) bu dünyada adam .. Man Berlingo kill you:)) İngilizce oğlumu öldürmek değil mi? Her ne. ya bana oraya gelmek istiyorum gerçekten, ama neden? N. Biz Hepimiz kafası karışır pul, para: (daha bana, bu yüzden İtalya görüntüler tam bir kart atın. Bu ülkede şarap bağlantıların çok değildi olduğunu onlar? Fransayla sen Türk halkını yok. Po ' safça.

God nasıl Google Translate harika bir çeviri yapmak için biliyor. Allah'ın 'ler İtalyanca adam mı? Tanrı her zaman

Sevgili İtalyanca kamu, I love you all.


Ben senin gözlerinin öpücük ...


Seni hiç sevmiyorum google transleyt.

Ülkeler arası politik kriz çıkartmam inşallah...

5 Şubat 2010 Cuma

münzevi olucam!!!

Şu dünyada boş konuşan insan kadar nefret ettiğim, yalan söylemeyeyim bi sürü şey var ama bu boş konuşanlar ilk 10’a rahat girer bence. Özellikle son 2 senedir falan içinde bulunduğum “elleşmeyin bana” ruh halinden dolayı, gereksiz konuşmalara tahammül eşiğim baya baya aşağılara indi.

Örneğin yerimde oturuyorum, çalışıyorum. Lokasyon olarak eşşek kadar bir yerin tam ortasında masam. Gelenin geçenin ayağının altındayım. Müşterisinden çalışanına onlarca insanla muhattab oluyorum gün içerisinde. Bunlardan 6-7 tanesi mantıklı, amaca yönelik, sonuç odaklı konuşmalarsa geriye kalan 20-30 tanesi boş!!!

Misal, masamın önünden geçip bi yere gidecek adamın biri. Geçerken benle diyaloğa girmezse ölecek sanki pezevenk:

- muskaaaa muskaaaaa!!!! Diye sesleniyo?? Ne var ananın amı ne var!! diyemiyosun tabi. Ya görmemezlikten (duymamazlık mümkün değil çünkü eşşek gibi anırıyo itoğluit) geliyosun, ya hafif bi gülümsüyosun.

Bir diğeri:

- yaaa naapıyosun? Aşk hayatın nası gidiyo? Şimdi şöyle ki bunu soran adamla, sabah ve akşam olmak üzere meraba/iyyakşamlar haricinde bir diyaloğum olmamış, daha bir kere nasılsın? İyi misin? Hoş musun? Diye sormamışım, hiç aşk hayatımla ilgili birşey anlatmamışım onunkini de sormamışım. Sonra gelmiş bana gebeş gebeş nası gidiyo aşk hayatın diyo adam. “sana ne benim aşk hayatımdan?” diyince de bozuluyolar. Bozulsunlar çok da fifi ama ders de almıyo ki eşşoğlusu. Bi ay sonra geliyo yine soruyo aynı soruyu.

Bir başkası:

- Gelmiş bana benle kel alaka birisini çekiştiriyo. Sanki 40 yıllık kankasıyım mınaki yaa. Şu zamana kadar (ki 2 yılı geçicek nerdeyse) bunu yapan adamla bi kere oturup da birilerinin dedikodusunu yapmış değilim. Bırak dedikoduyu adamla muhabbet etmişliğim bile yok. Günaydın/ İyakşamlar yine. Ama gelip bana x bi kişinin giydiği ayakkabının ne kadar pahalı olduğundan, adamın allah bilir ne kadar maaş aldığından ve buna rağmen hiç de bi iş yapmadığından falan bahsetmekte beis görmüyo. Anlatıyo da anlatıyo. Git diyemiyosun, sus diyemiyosun, valla bana ne kim ne alırsa alsın diyosun sussun diye. Ama nerdeeee. Göt!! Sinirlendim şimdi yine.

Öyle ki, zaman zaman yüzümdeki “hafifçe gülümse ve kafanı çevir” maskesini sabit tutmakta zorlanıyorum. Böyle gölge gibi gerçek yüzümü, onlar hakkındaki gerçek düşüncelerimi görüyolar yüzümde. Korku filmlerinde olur ya. Aynı öyle işte. Nasıl tiksinen bakışlarla bakıyorsam o esnada bi anda değişiyo yüzleri. Yani ben anlıyorum bunu ama onlar anlamıyo delirecem!!! Nasıl bu kadar mal olabiliyo insanoğlu ya.

İstiyorum ki bana günaydın bile demesinler. İşimle alakalı birşey söylemiceklerse yüzüme bile bakmalarına gerek yok. Alınmam, gücenmem bilakis ohh derim. Hayır şimdi böyle yazıyorum da, sanki acayip popüler, süper muhabbeti olan, herkesin takılmak istediği, cisel bündçen gibi taş gibi bi hatun olduğumdan da değil. Olsam anlıcam anasını satim. Genel itibariyle gudubet, kaknem, soğuk, suratsız, asık bir insanım sevmediğim insanların yanında. Yani adamın aslında koşarak uzaklaşmak istemesi lazım benden. Ortak bi paydamız da yok. Onun “evet bu çok doğru bişeydir, süperdir” dediği şeye ben “salak mı lan bunlar? Bu ne mınaki” diyorum. Benim güldüğüm şeye onlar gülmez, onların güldüğüne ben gülmem. Benim siyasi fikrim onlarınkini tutmaz, onların ki benimkini. Ama yine de adam laf atmadan, iki çift söz etmeden geçmiyo yanımdan. Deli oluyorum.

Bu boş konuşma. Bir de evlerden ırak boş argüman var. Bir konuyu tartışıyoruz, misal geçenlerde sokak hayvanlarının soğuklarda aç kalması, kapımızın önüne bi tas yemek neblim ekmek falan koymamızın ne kadar işe yarayacağından falan bahsediyorum, yemek yiyoruz. Bi yanımdaki zaten hayvan sevmeyen hayvanın biri. Karşısındaki de bu boş konuşanların tillahı, en önde bayrak sallayanı. Hayvan sevmeyene x öteki hıyara da y diyelim diyalog aşa yukarı şöyle:

Muska: yazık ya hep kediler felan dondular, ajlar. Kapının önüne kemik, yoğurt, süt falan koymak lazım. Ölmesinler.

X: Ay bırak yæææ, bi de onları mı beslicez.

Muska: Dehsetle susuyorum bu tavrın karşısında.

Y: Ölsünler yaa, bi sürü var sokaklarda zaten.

Muska: Ya benim size aklım ermiyor. Ne biçim bi vahşet bu!!

X,Y: Kikikiki (mınakoduklarım)

Muska: -biliyorum ki bunların ikisi de çocukları çok seviyolar böyle mıçmıçmıç bayılıyolar- o zaman sokaktaki çocuklar da ölsünler!! Onlardan da bi dolu var. Her yer sokak çocuğu kaynıyo, donarak ölsünler piçler. Yahu kedinin, köpeğin çocuktan ne farkı var hepsi muhtaç bunların. Bu kadar vahşi olmaya gerek yok....

Şimdi boş argümanlar gelicek. Normal bi insan şu lafın karşısında ya “haklısın aslında” der. Ya da akıllı mantıklı bir şekilde karşı çıkmaya devam eder. En kötü ihtimalle “o insan ama ötekisi hayvan yaaa” falan gibi gerzekçe de olsa bir anlayısı dile getirir. Ama ne diyo y hıyarı?

Y: Eet onlar da ölsünler. Onlardan da çok var.

Gel de elindeki tatlı çatalını sokma gözüne pezevenkin. Mantıklı bişey söylemiceksen sus bari. Sırf orda söylicek bişey bulamadığı ve son sözü söyleyenin karşısındaki olmasına katlanamadığı için gerizekalı yerine koyulmayı tercih ediyo bu adam. Burda son söz dediğim fiziken son söz. Ağzından “ses” çıkan son insan olmak yani. Haklı bişey söylemek ve konuyu kapatmak değil yani. Son konuşan o olucak. Peki ben ne yapıyorum. Susuyorum. Sırf o da sussun diye. Ve yemeğin geri kalan kısmında beynimi sikiyorum böyle insanlarla konuşuyorum, bişeyler anlatmaya çalışıyorum diye. Sonra sonra da işte böyle manyak gibi boş konuşma üzerine boş boş bi milyon paragraf yazı yazıyorum.

Abuk sabuk şeylere takıyorum. Mesela, iki yaprağı da aynı hizadan yırtılmamış tuvalet kağıdına takıyorum. İmal edene sövüyorum sıçarken “bu ne yææa, ne lakaytlık” diye sjfhsjkdfhkdjf manyaklığa bak. Ya da tuvalet kağıdını ısrarla kendi yerinden çıkarıp çöp kovasının üzerine koyan şıllığa not bırakmak istiyorum. “koduğumun karısı elleme şu kağıda” diye. Hatta bunu yapanı bulabilmek için tuvalette nöbet tutmayı falan düşünüyorum. Yemekhanede tepsileri koymak için bi yer yapılmışken yarı yola kadar gelip elimden tepsiyi alan adama kıl oluyorum. Çünkü çekiyo tepsiyi ve henüz üstünden eşyalarımı almamış oluyorum. Bi de tek eliyle alıyo denge bozuluyo falan. Bi gün “almayın benim tepsimi ben bırakıyorum yerine zaten” dedim. 3. gün gene almaya çalıştı. Resmen çizgi film gibi bi ucundan ben çektim bi ucundan o sjdhfkjfh. Millet de gülüyo kızım manyak mısın diye. Vermedim ama tepsimi sdfjsdfhsk.

Bazen o inzavaya çekilen, kendini mağaraya falan kapatan adamları çok iyi anlıyorum aslında. Bence din, allah sevgisi falan bi yere kadar. Böyle boş konuşanlar, zevzekler, acayip acayip bi dolu mal yüzünden kapatmış o zavallılar kendilerini :(( keşke ben de yapabilsem. Geçen gün denemek için annemin gardrobuna kapadım kendimi, hemen sıkıldım. Karanlık bi de :(((

4 Şubat 2010 Perşembe

..

bugün bazı hıyar ağalarının doğum günü. keşke mantıklı birer insan olsalardı da, insan gibi nice yıllara, mutlu seneler diyebilseydik. biriyle arkadaş bile kalamamak beni bu kadar sinir ettiği için ayrıca kıl oluyorum kendime ya.